Workinlot

 

Bir girişim, bir fikir, sorun veya fırsatla başlar. Hangisinin önce geldiğini kimse tam olarak bilmiyor, ancak sorun ve fırsatın eşanlamlı olduğunu ve fikir / fırsat ikilisinin her şeyden önce geldiğini biliyoruz.

Ardından, o destansı girişimci hikayesi geliyor. Ürün geliştirmek, ekip kurmak, finansman sağlamak ve sonunda exit için amansız bir çalışma temposu.

Başarı oranı %10'un altında olmasına rağmen, herkes başarılardan bahseder ve başarısızlıkları pek sık duymayız.

Uzun zamandır yön belirleyici olduğu sektörlerde bile, girişimlerin getirdiği rekabetle ciddi anlamda etkilenen kurumlar, er ya da geç destansı girişimci hikayelerinden haberdar olur.

Belki siz de “girişim gibi inovasyon yap!” diye ağıtlar yakan bir ozanı tanıyor olabilirsiniz. ( Doğru bildiniz Asterix referansı yapıyoruz )

İşte makalemizin ilk çelişkisi: Girişimler inovasyon yapmaz. Kurumlar inovasyon yapar.

Girişimler zaten özünde inovatif olan ürünler ve hizmetler geliştirirler. Her başarılı startup, daha hızlı, daha ucuz ve daha iyi performans gösteren bir ürün veya hizmet sunar. Bunları teknolojiyi eğip bükerek veya iş modellerini değiştirerek yaparlar.

Bunu yapabilirler çünkü küçük başlarlar. Kaybedecekleri hiçbirşey yoktur ama kazanabilecekleri çoktur. Çok sevdiğimiz bir deyiş var:

"Kurumsal bir ortamda bir şeyin iptal edilmesi için tek bir hayır yeterlidir. Bir girişimin uçuşa geçmesi için ise tek bir evet gereklidir."

 

Bazı şirketler inovasyon yapar, hatta bazıları bunu olağanüstü iyi yapar. Sürekli ve tutarlı bir şekilde yeni ürünler, yeni hizmetler geliştirirler, yeni müşteri segmentlerine veya yeni iş modellerine genişlerler. Çalışmalarını Ar-Ge, tasarım düşüncesi ve açık inovasyonla desteklerler. Onlar için girişimler, ilham kaynağıdır, ortaklıklar ve stratejik yatırımlar kapsamında değerlendirilirler.

Ama emin olun girişim gibi değil, işlerinin geleceğin sadece buna bağlıymış gibi inovasyon yaparlar.

Bazı şirketler ozanı dinler. ( Evet, yine Asterix referansı)

Çözümse, kurumsal girişimciliktir. Ve işte ikinci çelişkimiz. Kurum ve girişimcilik kelimelerini aynı yolu yürüyemez. ( Şimdi de Lord of the Rings referansı yapıyoruz)

Kurum ve girişim. İki birbiryle uyumsuz kelime.

Bir organ nakli gibi düşünün. Kurumsal yapının bağışıklık sistemi, startup adlı yeni organı; risk, kısa vadede düşük geri dönüş, yüksek belirsizlik, yüksek fırsat maliyetleri vs gibi sebeplerden dolayı reddeder.

Şu anda kadar öğrendiklerimizi özetleyelim:

  • Şirketler inovasyon yapmalıdır.
  • Girişimler doğaları gereği inovatiftir.
  • Girişimler kurumsal bir ortamda ortaya çıkamaz.

Ancak yukarıdakiler, kurumlar için durumun umutsuz olduğunu göstermiyor. ( En azından pozitif olmakta fayda var )

Şu andaki en iyi çözüm venture building veya venture stüdyolar. Sorunlar, fırsatlar, fikirler ve insanlarla ilgilenen ve çözüm geliştiren yapılar. Bağımsız ve otonomdurlar, ancak her zaman kurumsal strateji ile uyumlu olurlar.

Peki bu, her şirketin piyasadaki stüdyoları benchmarklayarak hemen kendi venture studyosunu kurması gerektiği anlamına mı geliyor?

Bir gün kuracağınız stüdyonun faaliyetlerini, önce simüle etmelisiniz.

Bir ekip oluşturup, beklentileri tanımlayın, zaman ve bütçe sınırları belirleyin. Bu ekibe şirket içinde özerk çalışma fırsatı verin.

Zaten zamanı geldiğinde, veya girişimcilik terimiyle “ürün pazar uyumu doğrulandığında” ekip bağımsız bir stüdyo haline gelecektir.

Workinlot venture builder metodoloji & iş gücü ile çözümler üretmeyi deneyimlemek için [email protected]

 

WORKINLOT HABER BÜLTENİ

Yeni içerikler, çağrılar ve gelişmelerle ilgili bilgilendirilmek için haber bültenimize abone olabilirsiniz